İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNE AİT YARI BELGESEL BİR OYUN: ‘MAVİ KAN’

İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNE AİT YARI BELGESEL BİR OYUN: ‘MAVİ KAN’

İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNE AİT YARI BELGESEL BİR OYUN: ‘MAVİ KAN’

Tuba Aksu Şener

Mart 2020

İşin sırrı almakta değil vermektedir. Neyi? Nefesi.

Gökhan İçöz, yirmi beş yıldır profesyonel anlamda iletişim eğitimleri veren, danışanlarına nefes terapileri yapan bir tiyatro sanatçısı. İngiliz Kraliyet ailesinden VI. George'un konuşma güçlüğünü yenmesi üzerine kurulu The King’s Speech filmini ‘Mavi Kan’ ismiyle sahneye uyarlamış. Göztepe Oda Tiyatrosu olarak Saint Joseph Lisesi Sahnesi’nde yine bu okuldan dönem arkadaşı oyuncu Tayfun Yılmaz’la birlikteler. Bu yer yer gülmece unsurları barındıran psikolojik drama, resmi kayıtlara dayandırılan içeriğiyle yarı belgesel bir oyun niteliği taşıyor. ‘Mavi Kan’ seyirciye aynı zamanda konuşma terapisi deneyimi de sunmakta.

1930’lu yıllar. İngiltere 2. Dünya Savaşı’na girme eşiğinde. Albert Frederick Arthur George, babası V. George'un ölümünün ardından beklemediği bir anda kral olur. Çünkü tahtın varisi ağabeyi Edward, Amerikalı, iki evlilik yapmış Wallis Simpson ile birlikte olmak için taht hakkından feragat etmiştir. Yeni kral VI. George (Tayfun Yılmaz) imparatorluğun moral gücünü temsil eden makamının sorumluluğuyla çocukluğundan beri başına dert olan kekemelikten kurtulmak ister. Bu amaçla Avustralyalı konuşma terapisti Lionel Logue (Gökhan İçöz)’ la çalışmaya başlar.

Oyun tek perde, 55 dk. olarak kurgulanmış. Konuşma eğitimi seanslarından ve sohbetlerden oluşan epizotlar halinde Logue’un çalışma ofisinde başlayıp gelişiyor. İlk sahne etkili bir giriş. Telefonla randevu. Louge görüşme için saraya gitmeyi kabul etmeyip Kralı çalışma ofisine çağırır. Dayanağı nettir ve sıkça tekrarlanarak vurgulanır.

Rule Is Rule. Kural Kuraldır!

Tahta hazırlanan George’un konuşma güçlüğünün temelinde yatan psikolojik nedenler, bunların ortaya çıkarılma süreci ve çözüm pratikleri üzerinden ilerlenirken iki adamın güçlü ve zayıf noktaları da açık edilir. ‘Halkın bir krala benim ise babama ihtiyacım vardı.’ diyen George, annesi tarafından da az görülür bir çocukluk geçirmiştir. Sevgi eksikliği, arkadaşsızlık, yine bir problem olarak kabul edilen solaklığı, çarpık bacakları ve kekemeliğiyle kusurludur o. Kendisine en yakın olan, sara hastası olan kardeşidir ki, bu iki ‘Kusurlu’ kardeş dayanışması da kardeşinin erken ölümüyle son bulacaktır. Bunları anlatırken düştüğü yalnızlık, acı, güvensizlik çukurundan zaman zaman öfke ve kibirle çıkmaya çalışır. Louge’u gerçek bir doktor olmamakla suçlar, ‘Avusturalya köylüsü, bir taşralısın!’

Terapi seanslarının kurgusunda David Seider’in senaryosunda olmayan Gökhan İçöz’ün kendi çalışma deneyimlerinden yansımalar da görüyoruz. Sırasıyla, konuşma eğitiminin aşamaları geliyor sahneye. Nefes kontrolü, diyafram nefesi, ses kontrol, ses-nefes koordinasyonu, topluluk önüne çıkma, radyo (medyada) yayınında neler yapılacağı, kulaklıktan müzik sesi gelirken yani kendi sesini duymadan metin okuma, beden ses senkronunun dans figürleriyle pratiği, konuşarak olmuyorsa şarkı söyleyerek anlatmayı deneme, takıldığın yerde uzun bir ara verme,  bağırma, küfür etme, küfür etme, küfür etme! Rahatlama, anda kalma! Oyun aktıkça seyirci de sahnedekilerle birlikte nefes alıp vermeye başlıyor. Radyodan Can Gürzap ve Konuralp Sunal’ın seslendirdiği eski kral, savaş ve dünya siyasal durumu hakkında güncel haberler dinleniyor. Ülkedeki gerilimin artması, zamanın daralması, yeni kralın halka vereceği güven içerikli konuşmaya olan ihtiyacın acilliği. Ve beklenen o aksamayan etkili konuşmanın yapılması. Finalde kral artık ünvanını taşıyacak özgüvene kavuşmuştur. Kendini gerçekleştirmede herhangi bir sorun yaşamadığı halde toplumsal hayatta kabul edilir bir ünvana sahip olamayan terapist Louge’a da, talep ettiği şovalyelik nişanını verecektir. Birbirlerine göreceli eksiklerini tamamlayıp veda ederler.

Mavi kan, güneşten korunan asillerin ellerindeki damarların görünmesinden yola çıkarak asiller için kullanılan bir tanımlama. Bunu taşımanın ağırlığını oyun boyunca hissediyoruz. Tayfun Yılmaz konuşma güçlüğü çeken kralın adeta kendisini sahneye taşıyor. Gökhan İçöz, yazıp yönetip, kendi tecrübelerinden de kesitler sunduğu oyunun ağır sorumluluğunu almış. Çok güzel bir artikülasyon, çok güzel bir beden diliyle rolünü başarıyla canlandırıyor. Dekor ve kostüm tasarımını Murat Yılmaz yapmış. İki klasik sandalye, sehpa, radyo ve radyo mikrofonundan oluşan minimal bir dekor, yine dönemsel özellikler taşıyan klasik tarzda seçilmiş şık erkek kıyafetleri. Yönetmen Yardımcısı Melis Yılmaz, teknik masadaki ışık ve ses uygulamasının da başında. Işık, özellikle dış sesler oyunun önemli bir parçası. Başarıyla yönetiyor.

Tanıtım broşüründe ‘Kaderimiz bize doğuştan sorumluluklar ve ünvanlar yükleyebilir. Ama sadece tutku ve azimle çabalayanlar bunu hak ederler.’ yazmakta. ‘Mavi Kan’, hayattaki rollerimize ilişkin baskının bizdeki psikolojik travmasını, konuşma güçlüğü-kekemeliği merkeze alarak işlemekte. Bu role direnmek, baskıyı başta reddetmek ve sonuçlarından korunmak yerine beklenenin gereğini yapmak üzere ortaya konan çabanın göreceli başarısını da yansıtıyor. Oyun boyunca tutku ve azimle bir ünvanı hak etme gayretini izliyoruz. Oysa sonuç başarı gibi görünse de büyük fotoğrafta mutsuzluk vaat etmekte.

Oyunun kahramanı ise ‘Ülkemin bu zor zamanında yanımda sevdiğim kadın olmadan mücadele edemem.’ diyerek tahttan ve ünvandan vazgeçen Edward’tır aslında.

İşin sırrı almakta değil vermektedir hem nefesi, hem mavi kan ayrıcalıklarını.