İSRAİL TİYATROSU - DERİN BİR KUYUDAN SEÇ, SEÇ, AL...

İSRAİL TİYATROSU - DERİN BİR KUYUDAN SEÇ, SEÇ, AL...

İSRAİL TİYATROSU - DERİN BİR KUYUDAN SEÇ, SEÇ, AL...1

Robert Schild

Aralık 2018

Foto: Eyal Iandesman

İsrail’in efsaneleşmiş tiyatro yazarı/yönetmeni Hanoch Levin’in adını taşıyan Drama Enstitüsü’nün düzenlediği yıllık Tiyatro Tanıtım Günleri’ne, ilk kez gittiğim ve dergimizin Ocak 2007 sayısında ayrıntılı olarak değindiğim ikincisinden sonra geçtiğimiz Kasım ayında on sekizincisine yeniden katılma fırsatım oldu. Ülkenin Kültür ve Spor Bakanlığı ile Tel Aviv Belediyesi’nin desteklediği bu şenlikte beş gün boyunca Tel Aviv-Yafo, Holon, Kudüs, Haifa ve Beer Sheva’dan sekiz tiyatronun katılımıyla toplam on yapım izlendi, bunların dışında her birinde dörder oyundan bölümler sunulan üç ayrı panel düzenlendi ve çok yönlü bir etkinlikte de ayrı masalarda çalışmalarını tanıtan 20 tiyatro sanatçısıyla teke tek görüşmeler yapıldı. Bu yıl, ABD’den Çin’e kadar uzanan 23 ayrı ülkeden toplam 65 tiyatro yapımcısı, yönetmeni, dramaturgu ve çevirmeni ile festival yöneticileriyle birkaç eleştirmenin de katıldığı etkinlikte ne yazık ki benden başka Türkiye’den kimse yoktu -sanki ülkeler ve uluslararasında köprülerin kurulması için en uygun ortamın sanat olduğu bilinmiyormuş gibi... Bu düşünceyi destekleyenler arasında ABD sekiz, Almanya, Fransa ve Polonya altışar, Avusturya gibi minik bir ülke beş, Çin üç- ve Uzbekistan bile bir temsilci ile varlık gösteriyordu!

Bu kapsamlı etkinliğin amacı, yerel oyunların yabancı dillere çevrilerek dünya tiyatrolarında sahnelenmesi veya özgün şekliyle, ilgi duyan ülkenin dilindeki üst yazılar eşliğinde bizzat İsrailli topluluklar tarafından sunulmasıydı - kısacası, “International Exposure Of Israeli Theater” dış ülkelerden konuk edilen yapımcılara yönelik bir canlı “fuar” gibi görülebilir...

Yukarıda andığım 2007’deki yazım, “İsrail’de tiyatro ciddi iştir..!” başlığını taşıyordu. Zira sahne sanatları, 70 yıllık bir geçmişi olan bu ülkede onyıllardır en popüler eğlence türlerinin arasında yer alıyor. Çocuk oyunları hariç olmak üzere, İsrail’de yılda 5-5½ milyon tiyatro bileti satılıyor! Ülkenin önde gelen eleştirmenlerinden Shai Bar-Yaacov’un aktardığına[1] göre, %20’sinin ana dili Arapça, keza %10-15’inin tiyatroya hiç gitmeyen Musevi köktendinci halk kesimine ait olduğu toplam 8½ milyon insanı barındıran bu ülkede, tiyatronun bu denli yaygın olması şaşırtıcı gibi geliyor. Kaldı ki, neredeyse üç bin yıllık Yahudi yazınında Sophokles, Shakespeare, Molière veya Brecht gibi tiyatro devleri hiç olmadı, keza asırlar boyunca ortodoks Musevilerde sahneye çıkıp “gibi yapmak”, ancak yılda bir gün -bir çeşit karnaval olan Purim bayramında– ve o da sadece erkekler için mümkündü! Yahudiliğin aydınlanma döneminde ise, bu halk topluluğunun yaşadığı baskı ortamı da sahne sanatlarına pek fırsat tanımıyordu- ta ki 1876’da Romanya basınında ilk kez sözü edilen Abraham Goldfaden’in yerel Yahudi tiyatrosunun ardından, Rusya’daki Yiddiş tiyatrosu ekolünün doğmasına kadar... Ondan kısa bir süre sonra, 1912’de Byalistok’da kurulan ve oyunlarını sadece İbranice olarak sahneleyen Habima Tiyatrosu’nun 1931’de Tel Aviv’e taşınması, 17 yıl sonra burada kurulacak olan İsrail’deki çağdaş tiyatronun beşiğini oluşturur. 1958’de ülkenin “Ulusal Tiyatrosu” konumuna gelen Habima’nın öncülüğünde köklü Rus Tiyatrosu, İsrail sahne sanatlarında belirleyici olmuştur kuşkusuz - ve bu etkileşimin ikinci dönemi, Moskova’nın saygın yönetmeni Yevgeny Arye’nin bir grup meslekdaşı ile 1991’de bu ülkeye göç edip, Gesher (= “köprü”) Tiyatrosu’nu kurmasıyla başlar...

Gene Bar-Yaacov’un saptamalarına göre, bugün İsrail’de 55 kadar irili ufaklı kumpanya, yılda iki yüzü aşkın yeni oyun çıkarıyor, sezon aşırı yinelenen yapımlardan ayrı olarak... Örneğin, art arda beş sezon izleyici çekebilen bazı başarılı oyunlar 300-500 kez “perde!” diyebiliyor. Keza, ülkenin en büyük üç tiyatrosu sayılan ve her birinin çeşitli salonları bulunan yüz yıllık Habima, Savaş Avrupası’ndan gelme göçmenlerce 1944’de kurulan ve bugün Tel Aviv Belediye Tiyatrosu olan Cameri ile 1978’de bir sendika tiyatrosu olarak çalışmalarına başlamış Beith Lessin’in her birinde yılda bini aşkın oyun sergilenmekte...

İşte bu konudaki çalışmaları, akımları ve yapıtları tanıtmayı amaçlıyor Hanoch Levin İsrail Drama Enstitüsü - ve www.dramaisrael.org web portalında sunduğu geniş yelpazenin bir bölümünü, 21-25 Kasım günlerinde bizzat yaşayabildik, bir yandan bizler için seçilmiş on oyunu izleyerek, diğer yandan ise yaratıcılarılarına kulak verip onlarla bire bir konuşup tartışarak...

Bu yıl katıldığımız üç panel, Çağdaş İsrail Tiyatrosu’ndaki “Mizrahi (Doğu) Yahudileri”, ülkede kısaca “Durum” olarak bilinen Filistin sorunu ve “Yahudilik Mizacı” konularını ayrıntılı biçimde işliyordu. Burada kâh tiyatro yönetmenleri, kâh sahne sanatları akademisyenlerinin sunumlarını dinledik; kimi oyunların kısa bölüm ve şarkılarını bizzat sanatçılardan veya video çekimlerinden izledik ve bu bağlamda on iki oyun daha tanımış olduk. Diğer bir gün boyunca bizlere dönüşümlü olarak yirmiye yakın tiyatro emekçisiyle bire bir görüşme olanakları sağlandı ve böylece nice irili-ufaklı sahnelerin yapımcı, dramaturg, yönetmen ve oyuncularıyla söyleştik, bireysel oyun yazarlarının yanı sıra, örneğin “The Playwrights Project” veya “Plarforma” gibi yaratıcı atölye sorumlularıyla tanıştık.

2015 yılında dört genç tiyatro yazarı tarafınca kurulmuş olan “The Playwrights Project”in amaçları, alışılagelmişin dışında konuları işleyecek yeni platformlar sunmak, bunun için özgün bir tiyatro dili ve dışavurumunu yaratmak ve bunları gerçekleştirecek çağdaş İsrail tiyatrosuna katkıda bulunan yenilikçi bir sanatçılar ortamını geliştirmektir. Bu bağlamda en çok ilgi gören yapımları, grubun üyeleri tarafından yazılmış dört kısa oyunu birleştiren ve öncelikle LGBT toplumunu konu edinen “ROOM 414” olmuştur (http://playtlv.folyou.com/he/home). - “Plarforma” atölyesinde ise, değişik boyuttaki tacizlere uğramış kadınların öyküleri, böylesine yıpratıcı olayları yaşamış genç kadınlar tarafından bizzat canlandırılıyor ve gerek bu yoldan travmalarının üstesinden gelmelerine yardımcı olunuyor, gerekse izleyicilere birer ibret örneği olarak sunuluyor. Bu feminist/hümanist yaklaşım, özellikle Türkiye’de büyük ilgi görebilecek, eğitici/öğretici olabilecektir kanımca...

Tümü sunulan on oyuna gelince, bunlar Tel Aviv Habait (3), Cameri, Gesher, Beit Lessin, Tzavta; Kudüs/Yeruşalayim Khan ve Haifa ile Beer Sheva Belediye Tiyatroları’nın yapımlarıydı... Bunların arasında bir klasik roman uyarlaması (Turgyenev’in “Babalar ve Oğulları” / Gesher), iki H.Levin oyunu (“A Winter Funeral” / Beer Sheva ile “The Child Dreams” / Cameri), bir dans tiyatrosu (“Go” / Habait) ve bir belgesel oyun (“Mothers, Three” / Tzavta) ile çağdaş İsrail yazarlarından (A.Teperberg, H.Golan, A.Brown, H.Galron, N.Aloni) beş ayrı oyun vardı ki, bazılarının ayrıntılarına bir sonraki yazımızda değinmeyi düşünüyorum.

1 Bu yazı, www.tiyatrodergisi.com’da yayınlanmıştır.

[1] S.Bar-Yaacov: “Israeli Theatre in 2017: Visions of a Cleft Heart”; The IATC Journal - Aralık 2017, Sayı 16


Daha fazlasi icin..