NDT ve CRYSTAL PITE
NDT ve CRYSTAL PITE1
Ayşe Draz
2017
Çağdaş dans sahnesinin önemli aktörlerinden NDT, nam-ı diğer Nederlands Dans Theater (Hollanda Dans Tiyatrosu), 1959 yılında, daha geleneksel bir çizgide işler üreten Hollanda Ulusal Balesi’nden ayrılan bazı dansçıların kendilerine daha deneysel ve yeni formların peşinde olan bir üretim alanı yaratmak üzere kurdukları bir dans topluluğu. Uzun yıllar Çek koreograf Jiri Kylian’ın sanat direktörlüğünde işler üreten topluluk ayrıca 1978 yılında daha genç dansçıların ve koreografların işlerine yer veren NDT II’yi de bünyesinde var etmeye başladı. En son 2012 yılında NDT II İstanbul’a da gelmiş ve repertuvarlarından Alexander Ekman, Paul Lightfood ve Sol Leon gibi ünlü koreografların işlerini sahnelemişti. (Bu arada bir parantez açmam şart; kim hangi yılda neyi nerede sahnelemiş veya İstanbul’a gelmişti diye düşündüğümde topluluk ve kurumların kendi arşivlerinden bile bu bilgilere ulaşmak bazen çok zor veya na-mümkün oluyor; işte o zaman İstanbul’da gösteri sanatlarının belleği olarak başvurduğum en temel kaynak http://danzon2008.blogspot.com.tr bloğu oluyor. Yazarının 2008 yılından beri bitmez tükenmez bir ısrarla, inanılmaz bir titizlik ve araştırma disiplini ile her şeyden önemlisi ise gerçek bir eleştirmen gözüyle sadece İstanbul’un değil yakından takipte olduğu Avrupa’nın kültür-sanat dünyasına dair izlenimlerini kaleme aldığı bu bloğu takip etmiyorsanız yazık ediyorsunuz. NDT II’nin İstanbul’da sahne almış bu son işi ile ilgili izlenimlere de… http://danzon2008.blogspot.com.tr/2012/06/ndt2-ziyafeti.html linkinden ulaşabilirsiniz)
Kaldığımız yere geri dönecek olursak, NDT aynı zamanda Ohad Naharin, (koreografileri ile daha önce İstanbul’da misafir ettiğimiz ve yakın zamanda vizyona giren, Ankara Dans Filmleri Festivali’nden sonra keşke İstanbul Film Festivali de getirtseydi de biz de izleseydik dediğimiz Mr.Gaga belgeseli ile dans dünyasının gündeminde olan İsrailli koreograf) Wayne McGregor, Mats Ek, William Forsythe (2008 yılında İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Antrepo’da İnsan Yazıyor adlı yapıtı sahnelenen) ve Crystal Pite gibi koreografları da dansçıları ile işler üretmek üzere misafir ediyor.
Kanadalı koreograf ve dansçı Crystal Pite uzun yıllar William Forsythe ile Ballet Frankfurt’da dansçı olarak çalıştıktan sonra ilk defa kendi memleketinde Ballet British Columbia ile kendi koreografisini sahneliyor ve 2008 yılından beri NDT için de koreografiler gerçekleştiriyor. The Paris Opera Ballet, Cullberg Ballet, Ballet Frankfurt, The Royal Ballet Pike’ın birlikte çalıştığı topluluk ve kurumlardan sadece bazıları. Aynı zamanda Pite kendi topluluğu Kidd Pivot/Electric Company ile de işler üreten ve de buradan anlaşılacağı gibi gerçekten epeyce üretken bir koreograf.
NDT 2016-2017 sezonunu, Pite’ın dünya prömiyerini 2013 yılında yapan Parade (geçit töreni) adlı yapıtı ile bir anlamda onun devamı olarak değerlendirdiği ve 2016 yılında prömiyerini yapan The Statement (beyan/ifade) işini birlikte ve iç içe geçirerek sahnelediği, bir nevi Crystal Pite gecesi ile sonlandırdı.
Parade’ı birlikte izlemeye gittiğim dansçı/koreograf arkadaşımın okuldan arkadaşları ve daha önce NDT II bünyesinde İstanbul’da dans ederken izlediğimiz genç dansçılar artık olgunlaşmış ve NDT’nin kadrosunda neredeyse insanüstü bir ustalıkla Pite’ın işinde dans ediyorlardı. Sahne The Statement işi ile açıldı. Sadece dans gösterisi değil tek perdelik bir oyun olarak da değerlendirilebilecek yapıtta adeta bir sorgulama masasının etrafında toplanmış 4 karakter çıkıyordu karşımıza. Yalın sahne tasarımı ve inanılmaz derecede etkileyici (ve de işlevsel) bir ışık tasarımının eşlik ettiği sahnede dansçıların ‘karakterleri’ bir Amerikan aksiyon filminde karşımıza çıkabilecek kostümleri sayesinde de (örneğin bir FBI ajanının giyebileceği jilet şıklığında takım elbise) aslında epey gerçekçi ve çokça tanıdık bir dünyayı betimliyorlardı. Metin her bir karaktere ait farklı dış sesler tarafından konuşuluyor dansçılar ise konuşulan metnin vurguları ile de yaratılan müziğini, anlamını da ifade edecek şekilde, Pite’ın yarattığı yeni bir dans dili içerisinden, müthiş bir ustalıkla harekete tercüme ediyorlardı. Aslında sahnede son derece basit bir matematik olmasına rağmen etkisi bu yalınlığın altında yatan zekâdan da ötürü kat be kat büyüyordu. Metin ise soyut olmakla birlikte (nerede, ne zaman ve kimler arasında geçtiği belirtilmeden) günümüzde dünyanın en ücra köşelerinde dâhil almış başını gitmiş olan iktidar kavgasına işaret ediyordu. Uzak bir ülkedeki çatışmayı körüklediği anlaşılan iki karakter başka iki karakter tarafından sorgulanıyorlar ve aralarından biri üstlerine teslim edilmek üzere kurban olarak seçilmeye çalışılıyordu. Sonunda ise vicdan azabı çekip gerçekleri söylemek isteyen karakter değil de (bu karakterin bir kadın olduğunun altını çizmek istiyorum) onları sorgulamaya gelen diğer iki karakterden biri kurban olarak seçiliyordu.
“A Karakteri: Nesiller boyu savaşıyorlar. Bizim tek yaptığımız bunu kullanmaktı. Biz bunu yatırım için bir fırsat olarak değerlendirdik -saldırıları.- Gelişme için. Biz bunu kullandık.”
(Epey sıkı bulduğum bu metnin yazarının, Pite’ın zaten kendi topluluğu bünyesinde uzun süredir birlikte çalıştığı, Kanadalı oyuncu/oyun yazarı Jonathan Young olduğunu daha sonra öğrendim ve bu ismi bir yere not ettim.)
Kısacık bir aradan sonra ise aslında daha eski tarihli bir koreografi olan Parade işi ile açıldı sahne. Bu sefer daha görkemli bir sahne tasarımı vardı karşımızda. (Her iki işin de sahne tasarımını gerçekleştiren, Crystal Pite’ın hem kendi topluluğu Kidd Pivot/Electric Company’de birlikte çalıştığı hem de partneri olan x-dansçı, sonradan tasarımcı Jay Gower Taylor) Bir palyaço topluluğu olduğunu kostümlerinden anladığımız karakterlerin hareketleri danstan çok fiziksel tiyatro ve sirk geleneğinden besleniyordu. Ancak Pite koreografide gene inanılmaz bir hareket matematiği kurarak, bir masa ve etrafındaki sandalyelerin altında-üstünde hareket eden iki-üç dansçının hareketlerinin yön, ritim ve boyutları ile oynayarak bir şölen sofrasının kalabalık kargaşasını yaratmayı başarmıştı. Bir süre sonra palyaçoların yani sıra sahnede bir bando takımı belirdi. Biri daha neşeli ve barışçıl diğeri ise daha askeri ve agresif nitelikteki bu iki topluluk zaman geçtikçe ve aralarındaki çatışma alevlendikçe daha çok birbirlerine benzemeye başladılar. Palyaçolar ve bando takımı arasındaki alegorik bir sirk gösterisinden giderek şiddetli bir savaşa dönüşen yapı, The Statement işine de göndermeler yaparak onunla ilişkilenmeye başladı. Adeta Pite şapkasının içinden bütün numaralarını seyirci karşısına çıkarmak istiyormuşçasına, (diğer işlerini izlemiş olan arkadaşımdan öğrendiklerim doğrultusunda anladım ki) sahnede dansçıların oynattığı kuklalar belirdi, araya gölge oyunları girdi. Son bölümde her şey benim için biraz fazla iççice geçmiş olsa ve sahnedeki unsurların karmaşıklığı bana ilk bölümün yalınlığını özletmiş olsa da bütününde Pite’ın zekâsından ve teatral kurgusundan çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Sahnede Guantanamo’ya, hala savaş bölgelerinde yaşayanların ve mültecilerin maruz kaldıkları durumlara referans veren anlar, bize dolaylı da olsa parçası olduğumuz felaketi hatırlatan resimler yarattı. Orijinal Parade’ın (2013 yılında sahnelenen) stilize ve başka bir dünyaya ait halini günümüzün gerçekleri ile ilişkilendirmesi açısından işlevini tamamlıyordu aslında son bölüm. Pite, sadece koreografisinin özgünlüğü ve sahnede kurduğu teatral dünyanın etkileyiciliği ile değil, aynı zamanda işinin içeriği, dünyanın içinde bulunduğu ‘absürt ve teatral’ kriz karşısında bize suçluluğumuzu ve görmezden gelmezliğimizi hatırlatması, bunu sorgulatması (ve hatta mesele edinmesi) açısından da benim kalbimi kazandı...
1 Bu yazı, Art Unlimited için yazılmış olup ilk kez Art Unlimited'ta yayınlanmıştır.
Daha fazlasi icin..