TEK KİŞİLİK TİYATRO OYUNLARINDA OĞUZ ATAY

TEK KİŞİLİK TİYATRO OYUNLARINDA OĞUZ ATAY

TEK KİŞİLİK TİYATRO OYUNLARINDA OĞUZ ATAY

Mustafa Bal

Yabancı oyun metinlerinin Türk gelenek ve göreneklerine uygun bir biçime getirilmesi anlamında adapte etmek olarak kullanılan uyarlama kelimesi, günümüz tiyatro oyunlarında orijinal metinden farklılaşan her türlü sahnelemeyi kapsayacak hale gelmiştir. Bu haliyle özgün ve çeviri metinlerden farklı olarak herhangi bir edebi türden tiyatro metnine çevirme anlamında kullanılan oyunlaştırma kelimesinin önüne geçer.

Kelime ve kavram olarak çeşitli sorunlar barındıran uyarlama adı, günümüz tiyatrosunda bazı ortak kullanım alanlarına sahiptir. Özellikle edebi eserlerden yapılan tek kişilik tiyatro oyunlarında.  Bu tek kişilik edebiyat uyarlamalarında dikkat çekici noktalardan biri Oğuz Atay oyunlarının tercih edilmesi olur. Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar romanları ile Korkuyu Beklerken öyküsü yön planda tutulan eserlerdir. -Oyunlaştırmalar dışında yazarın kendisine ait Oyunlarla Yaşayanlar adında bir tiyatro metni olduğunu da hatırlamak gerek-

Edebi türleri tiyatro metnine çevirmek eserin başta üslup özelliği olmak üzere pek çok özelliğini değiştirebilir hatta ortadan kaldırabilir. Bir edebi eserin üslubunda çok belirleyici ögelerden biri olan anlatıcı kavramı, dramatik dilde farklı şekilde kendisini gösterir. Belirgin bir biçimde birbirinden ayrılabilen edebi dil ile dramatik dil arasındaki bu fark, Oğuz Atay eserleri ile onların sahnelenmesi arasında da görülür. Edebi dildeki anlatıcı dönüşmekte, eserin yapısı gereği çoklu anlatıcı haline gelebilmektedir. Modern roman tekniği olarak çoklu anlatıcının kullanılması yeni olmamasına rağmen bunu tek kişilik oyunlarda görmek eserin seyirciye aktarımı konusunda da zorluk çıkarabilir. Oğuz Atay’ın “Ben buradayım ey seyirci sen neredesin?” demesi gibi bu oyunlar da seyircisinden beklenti içindedir. Seyyar Sahne yapımı Tehlikeli Oyunlar’ da Hikmet Benol’un kendisinin yarattığı oyunlarda bütün karakterleri kendisinin oynaması seyircinin gerçek, oyun gerçeği ve oyun kurmacası arasında sürekli yer değiştirmesine neden olur. Açık Yapıt adlı eserinde okurun metne bağlı kalması gerektiğini dile getiren Umberto Eco’nun inançsızlığın askıya alınması kavramı, tiyatro seyircisinin ön kabulü ile açıklanabilir. Seyirci izlediğinin bir oyun olduğunun farkındadır. Ayrıca bu oyun içinde oyunlar oynanabilmektedir. Üçüncü kişili anlatıcının eklenmesiyle açık biçim tiyatro özelliğinin altı çizilir. Bu oynanan oyunda olduğu gibi bütün hayatın oyun olduğu vurgusu yapılır. Atay’ın “oyun oynama” yaklaşımı oyunlaştırma sürecini kolaylaştırırken post-dramatik olanla da ilişki kurulmasını sağlar. Romanda Hikmet Benol karakterinin kendi tiyatro oyununu yazma sürecinde kendisiyle hesaplaşırken yarattığı karakterler, birkaç anlatıyı iç içe geçirmekte ve üst kurmacanın katmanlarını oluşturmaktadır. Benzer durum bir arayış içinde olan ve kendisini sürekli bir oyun içinde bulan Turgut Özben için de geçerlidir. Tutunamayanlar romanının modern roman tekniklerinin ötesinde postmodern edebiyatla ilişkisi ve içeriğinden çok biçimsel olanın farklılığı onun sahneye taşınmasını zorlaştırıcı bir nedendir. Oğuz Atay, çoklu anlatıcının dışında postmodern tekniklerden de yararlanarak edebi dili daha da zorlayıcı bir hale sokar. Onlarca mektup ve şiirlerden oluşan pastişler, sahne dilinde kendine kolay yer bulamaz. İzmir ekibi De Tiyatro’nun Tutunamayanlar sahnelemesi ile böylesi zor bir denemeye girişmesi biçimsel olanın ortadan kaldırılmasına razı olması demektir. Belki de yeni bir form arayışı.

Bahsedilen eserlerde varoluşçuluk izlerini bulmak da mümkün. İçinde barındırdığı gerçekçi ögelerle Dostoyevski otobiyografisine ve üslubu dolayısıyla sohbete yakın görebileceğimiz Yeraltından Notlar, daha sonra bir felsefi akım haline gelecek olan varoluşçuluğun dolayısıyla Camus, Sartre ve Kafka’nın öncülü olarak düşünülebilir. Sartre ve Camus’nün yazdığı tiyatro oyunları ile varoluşçuluğun tiyatroya taşındığı örnekler edebiyat ile tiyatro arasında da önemli bir bağ kurar. Yaşama amacını, sorumluluklarını, nedenleri sorgulayan Meursault gibi karakterler çıkar ortaya. Türk edebiyatında varoluş sorunlarını görebildiğimiz ilk ve büyük örneklerindendir Tutunamayanlar. Tutunamayanlar romanında da toplumun her haline yabancılaşan ve hayatına son veren Selim Işık ile onu arayan arkadaşı Turgut Özben karakterleri ile karşılaşılır. Bütün bu sorgulamaları sonucu intiharı seçen Selim Işık ve onu ararken kendi sorgulamasını gerçekleştiren Turgut Özben. Tehlikeli Oyunlar’ da gerçek ile kendi yarattığı kurmaca hayat arasında gidip gelen Hikmet Benol da bir arayış içindedir.  Bu arayış içinde yaşadığı çatışma onun benlik savaşında kendini ötekileştirmesine neden olur ve bir çözümsüzlük ortaya çıkar. Onun da sonu intihardır.

Yazarın “tutunamama” sorunsalı üzerinden hareket eden bu yeni oyunlar, tiyatral ögelerin kullanımıyla bireyin sahne üstü gösterisine dönüşebilir. Sahne sanatlarının gereği olarak mizansen oluşturma konusunda oyuncu/ yönetmen performans oluşturma çabasına girer. Tek kişilik oyunların tekdüzeliği kırma adına oyunculuğu ön plana çıkarma niyeti fiziksel bir eyleme dönüşür. Oyuncunun bedeni ve sahneyi kullanma biçimi ile eserin içeriği bir bütün olarak sunulduğunda seyirciyi de oyunun/ metnin içine alabilen bir gösteri çıkarılmış olur. Dramatik bir uyarlama söz konusu olduğunda oyuncu/ yönetmenin dikkat etmesi gereken nokta performans ne kadar başarılı olursa olsun oyun metninin önüne çıkarılmaması gereğidir. Aksi takdirde metnin yalnızca bir çıkış noktası olduğu sahne gösterisine dönüşme ihtimali vardır.

Sahne üstü ögelerinin kullanımıyla anlam kazanan dramatik zaman ve mekân ögeleri de edebi dilden farklı bir sunumla ortaya konur. Karakterlerin benlik arayışı üzerinden hareket eden tek kişilik uyarlama oyunlar iç monolog kullanımlarıyla yoğun bir sözel dil kullanımını gerektirir. Buna karşın diğer ögeler oldukça sınırlandırılmıştır. Uyarlamaların bir ortak noktası da bu minimal yaklaşımdır. Tehlikeli Oyunlar’da iki salıncak, Tutunamayanlar’da bir battaniye, Korkuyu Beklerken’de bir sandalye ve bir masadır oyuncunun tek yardımcısı. Grotowski’nin yoksul tiyatro yaklaşımıyla paralel ortaya konan sahnelemeler içeriğin derinliğini vurgulamak için seçilmiştir. Seyyar Sahne’nin iki salıncak uygulamasında biçimin içerikle uyumu salıncakların temel oyun alanlarından biri ve tehlikeyle iç içe olmasıyla açıklanabilir. -Bir Oğuz Atay eserini yoğun dekor kullanımı ve aksesuarla sahneye taşımak pek akılcı olmayacaktır.-

Kendi kurduğu dünyada bir oyun yaratımı olan Tehlikeli Oyunlar başta olmak üzere tek kişilik oyunlarda oyun içinde oyun kurma tekniğine de sıklıkla başvurulur. Oyun baştan sona Hikmet Benol’un rüyası biçiminde düşünüldüğünde biz oyuna oyun içinde başlamış oluruz. -Oyuncu oyun başladığında yerde yatar vaziyetteydi hafızam beni yanıltmıyorsa- Bu durumu bir rüya olarak düşünsek de düşünmesek de karakter kendi varoluşunu sorgularken kendi oyununu yazma çabasındadır ve bu oyun içinde de oyunlar kurar. Bu katmanlı yapı romandan hareketle birebir denecek bir şekilde sahneye taşınmıştır. Tutunamayanlar oyununda ise yazarın oyun oynamaya yaklaşımı Selim Işık karakteri üzerinden doğal olarak sınırlanmıştır. Tehlikeli Oyunlar kadar oyun vurgusu olmayan eser, şarkı ve müziklerle yeni bir oyunsu alan yaratımına başvurur. Yazarın ironik dili de bu oyunsu alanın başrol oyuncusudur.

İçeriklerinin yoğun bir düşünsel altyapı gerektirdiği bu oyunlarda bir denge aracı olarak kullanılan mizah ve ironik dil de önemli bir yer tutar. Oğuz Atay’ın post modern teknikleri kullanırken beliren yabancılaştırma onun ironik dili ile birleşir, okuyucu/ seyirci ile bir mesafe kurulmasını sağlar. “Oyun oynama” üzerinden gelişen bu ironik dil yazarın karakter dönüşümünü anlatmada en büyük yardımcısı olur. Selim Işık’a da Hikmet Benol’a da belirli bir mesafeden bakan okuyucu/ seyirci, bir üsluba dönüşen tersinleme ile eserin iletisine de hizmet eder. Bir başka yabancılaşma içine girer. -Kimi zaman anlık gülme ihtiyacımı karşılamak için Tehlikeli Oyunlar’dan rastgele bir sayfa açar ya da sayfalarca süren bir Disconnectus Erectus tarifi okurum.-

Çok karakterli eserleri tiyatro metnine çevirmenin bir zorluğu olsa da en büyük sorun onu tek kişilik oyun haline getirmektir. Anlatıcının birinci kişili olduğu eserlerde bu durum büyük zorluk çıkarmaz. Üçüncü kişili anlatıcı ya da çoklu anlatıcı olduğunda ciddi bir dramaturji çalışması gerekir. Hem edebi esere hâkim olma hem de sahne ögelerini kullanabilme ortaya başarılı, yeni bir metin ve bir oyun çıkarma imkânını verecektir. Edebiyat ve tiyatro ikilisinden yepyeni bir eser.

Peki, neden mi Oğuz Atay? Tehlikeli Oyunlar ve Tutunamayanlar’da oyun kavramı ile oynaması, oyunu eserin bütününe yayması, Oyunlarla Yaşayanlar tiyatro oyunu ile tiyatro sanatını da oyunun kendisiyle birlikte düşünmesi onu bir Homo Ludens yapmıştır Huizinga’nın izinde. -Ne de güzel oyun kelimesiyle oynamak-

Not: Yazının oluşmasında katkısı olan tiyatro gruplarına teşekkürler. Alkışınız bol olsun.

Seyyar Sahne - Tehlikeli Oyunlar

De Tiyatro - Tutunamayanlar

Tiyatropol - Korkuyu Beklerken

Entropi Sahne - Korkuyu Beklerken

Tiyatro Medresesi çıkışlı Seyyar Sahne, tek kişilik oyunlar konusunda Türkiye’nin önde gelen tiyatro gruplarından biri. Her yıl “Tek Kişilik Oyunlar Festivali” adında bir festival de gerçekleştiriyorlar. Özgün oyunlardan çok uyarlama oyunları tercih eden Seyyar Sahne; Tezer Özlü’nün Çocukluğun Soğuk Geceleri adlı anlatısı ile başlayan bu süreci, Tehlikeli Oyunlar, Yeraltından Notlar ve Dirmit ile devam ettiriyor.